17 Mart 2008 Pazartesi

Hesabı Yok Kaybolan Günlerin ,

Aylardan Mart..


Sezonun ilk yarısında Burhaniye deplasmanı dönüşü servisteki 15 kişinin içinden geçirip, günler sonra dile getirdiği ortak bir kanıydı ' kral deplasman oldu ' olgusu.. Fikstüre göre Burhaniye sonrası yine benzer bir batı seferi, bünyeleri bu kez Erdemir'e götürür beklentisi vardı. Ligden çekilen Çanakkale ekibinin bu son dakika golü ile takvimlerde " Mart 15/16 @ Mersin " işaretlemesi yapılarak fikstürün o günkü ayağına dönülmüştü. Maç haftasının gelmesiyle inceden plan programlar startını aldı. Tren, gemi, kiralık araç, servis vs derken milyon tane fikriyat zihinleri meşgul eyledi. Gidişi sallayıp dönüşe yoğunlaşan ekip ' 1000 km'yi 10 saatte alamayız, pazartesi sabahı işe geç kalırız ' gerçeğini kabul edip, inceden girişilen ' biraz uzak mı ne ? ' kıvırmalarının üzerine ekleyip gitmesekte olur psikojisine kendini sokmaya çalıştı. Diğer yandan aynı hafta mevzubahis olan 2 maç birden Ankara seferi de bu psikolojik desteğe yardımcı oldu. Gel zaman git zaman yaklaşan maç tarihi ile baş gösteren ' en kötü gidip pankartı asmalıyız ' gazlı fikriyat, bir miktar da aceleci bir hareketle mouse imlecini türk hava yollarının internet sitesine götürdü.

Maç sabahı alışılagelmişin dışında bir buluşma sahnesi.. Mekan Mecidiyeköy dolayları değil hava limanı sınırları.. Bünyeler sıfır alkollü.. Atkılar burun hizasına kadar boynu sarma pozisyonundan uzak, boynun 2 tarafından aşağı sallanıp göğüs hizasında birbirine düğümlenmiş durumda. Kapşonların ise tamam açık.. Bindik bir alamete sonunu getireceğiz diyip giriş yapılır içeriye.. Soğuk mu soğuk Gs TV ekibiyle Adana'ya inişin ardından, münferit münferit Mersin'e ulaşım \ maç sonu Adana'ya dönüş planı yapılır. Gece yarısı düşen Demirspor-İdman Yurdu derbi sms'inden hareketle her sohbet edilene yöneltilen 3. soru cümlesi sabit.. Çok büyütmüşler internet canlısını da kullanarak kendilerini.. En az onlar kadar bizde kendi gözümüzde.. Her 2 tarafta da sokaktaki ahali maçtan bi haber.. Bu tip maçlar sonrası binlerce kilometre uzakta maçın sonucunu\güzelliğini duymadan çıkan olayları duyuyor ve hatırlıyor olmakla aynı paralelde bir sorgusal sanırım bu. Maçın skorundan da hala habersizim..

Sıcak bir Mersin sabahı bizi karşılar. Şehir halen pazar sabahı mahmurluğunda.. Sahil şeridine ulaşımın ardından bol yürümeli bir öğleden sonra geride bırakılır.. Denize karşı kahvaltı keyfinden sonra istikamet hala bitmeyen sahil şeridinin devamı.. Bir şeyin illa sonunu getirmek sebebsiz, ortasında da bırakılabilmeli bazı şeyler..

Yürüyüş esnasında kulaklara çalınan kederli bir ezgi farkettirir ağaçların arasında, şehrin tam ortasında ama bir o kadar uzak olan o yalnız meyhaneyi.. Adı Yasu dur.. İstanbul Beşyüzevler'de de şubesi vardır, ama gitmenin gereği yoktur.

Yasu'da boşalan kadehler, hemen sol tarafımızdaki caddede bir minibüsün içindeki sarı - kırmızılıların ağaçların arasında görünmesiyle bir anda alabora olur. Evet ağaçların arasından görünen o sarı-kırmızı Galatasaray'dır, salona ulaşmaya çalışmaktadır. Masadan fırlayan üç beş deli, şaşkın bakışlarla ağaçların arasından kaldırımla yasuyu ayıran çitin üzerine tırmanır ve 2 el göğe yumrulanır sessizce. Minibüs içinde 2.bir Maslak Otel Çıkışı şoku yaşanır.. Yeşil yanar, minibüs yoluna, bu taraftar yalnızlıklarına yani kadehine devam eder.. Daha sonra salona hareket için hareket edilirken farkedilirki hemen ardımızda takımın kaldığı HiltonSA yer almaktadır.

Televizyon başından gördüğümüz kadarıyla Mersin'de basketbol maçları çok yoğun atmosferde geçmesede, salon genelde aile coğunluğuyla dolar. Mersin İdman Yurdu taraftarlarıda pankartlarıyla ve seyrek katılımlarıyla salonda yerlerini alırlar ve yoğun olmasada bir atmosfer oluştururlar. Girişi çıkışı , maç esnası vs ile çok daha zor ortam beklerken, daha doğrusu kendimizi hazırlamışken sakin bir ortam vardı salonda.. Kısmen dolu bir salon, herkes yerinde oturuyor ve alkışlıyor basketlerde.. Rakibi ıslıklamak dahi yorucu geliyor. Keza maç boyu salonda Galatasaray hücumları değil Mersin hücumları ıslıklandı, ıslıklattırıldı..

Güzel tribün ile geçen ilk yarının ardından ikinci yarıdaki Mersin valisi, emniyet, Galatasaray taraftarı arasındaki ' koltuklara basıyor olma ' gerginliği , salonda manasız bir şekilde kaşınan sarının yanına lacivert li çocuk, 2 şehir arasında olan ve insanlara Galatasaray tribünü ortak paydasını unutturan manasız mı manasız gerginlikler derken 2.yarı tribünü çevirmekten çok olay yatıştırmaya çalışmakla geçse de , son 4 dakikada pes edip pota arkası ile karşı tribünün Galatasaray'a ayrılan sol köşesinin birleşimindeki 5-6 metrelik balkon gibi yere attık kendimizi ve salonda maç başlamadan yaklaşık yarım saat önce patlattığımız " Bu sezon sizinle geldik heryere, Mersin'e Burhaniye'ye " ... biz buradayız mesajının sonuna İstanbul'da rahat alınan galibiyetlerin son periyotlarına sıkıştırılan geleneksel melodik takım selamlama şeysi sadece 1:06 saniye de tamamlanarak imza atıldı..

Yol çilesi, yolculuk çilesi, sorgulama çilesi çekil(e)meden.. Onlarca çiş molası verilmeden.. Bir şeyler eksik, bir şeyler yarımken.. Kendi adıma bu deplasmanı uçakla gidip trenle dönmek zorunda kalan Yldz Tek! delilerine yazıyor, maç sonu Adana havalimanında uçağımızı beklerken yanımıza gelerek teşekkürünü iletip\ayaküstü laflayan bir kaç oyuncuya taraftarla konuşmamalarını tembihleyen sayın Mihriban Oğuz'ada sevgilerimi gönderiyorum. Suçumuz neydi ki bizim?


Faturalar ödenmeyi bekleye,
asaletin bize yetedursun,
Kırılan kalpler yine umutla dolsun,
Cimbombom'um Şampiyon Olsun..