Bu hafta içerisinde KARŞI taraf, medya ve diğer yan etmenlerden beklenilen türlü ataklar, psikolojik hezimetin biraz biraz son bulmasıyla başladı. Şampiyonluğa oynayan bir anadolu takımının başkanının, şampiyonluk için çekiştiği ve taraftarı olduğu klüplerden bir tanesinde rakip başkanla ne işi var? O rakibin tek ihtiyacı Galatasaray'ın kendilerine karşı puan kaybetmesi iken, bu olayı hoş görmenin de mümkünatı yok elbette. Sen şampiyonluğa koşuyorsun, sahaya çıkıp işini yapsana. Şampiyon mu olmak istiyorsun, şampiyon mu seçiyorsun?
Sivasspor, Galatasaray maçına mehter marşı ile hazırlanıyormuş. Türkiye'de bu tip detaylar kullanılarak hazırlanan maçlar ancak milli maçlar oluyor. O da karşımızdaki rakibe bağlı. Sen sahanda bir rakibinden 4, öbür rakibinden 2 ye; ondan sonraki rakibine mehter marşı ile hazırlan.
Adım adım Türkiye'nin en antipatik ikinci klübü olmaya doğru koşuyorlar. Bu hafta biraz daha debelenirlerse, liderliği de zorlayacaklar gibi. Ama en güzeli hepsini üst üste koyup, gitti denilen şampiyonluğu taa Ankara'daki umutsuz bir Gençlerbirliği deplasmanından koparıp getirmek olacak.
Bu deplasman da bir başka olacak.
Şampiyonluğu almaya geliyoruz!