10 Haziran 2008 Salı


***
Almanlar finale çıktılar ama Türkiye şampiyon oldu..

***
Tribünlerde görmek istediğimiz hareketler..
______________________________
Kupaya uzanma şanslarının %25 ' e yükseldiği aşama start verirken, turnuvanın galibi şimdiden Kırmızı'lar..
__________________________________

*** Gol sevinçleri..

Kendimizi en kaybettiğimiz anlar, tribünde 10-15 koltuk aşşağı yuvarlandığımız anlar, en saf en karşılıksız duyguların hazzını en doygun tattığımız anlar, arkadaşımızı eşimizi dostumuzu yanımızdan kaybettiğimiz anlar, hayatın tüm giderlerine avaz avaz haykırabildiğimiz anlar; işte o anlar biz tribün camiası için çok değerlidir. Türkiye-Hırvatistan maçında Semihin golünden sonra da aynı şeyleri yaşadık. Belki tribünde değildik fakat evimizin koltuğundan yuvarlandık, belki sahaya karşı değil fakat balkondan sarkıp avaz avaz haykırdık..
O an da farkedemediğimiz ancak maçın tekrar görüntüleri ekrana yansıdığında karşımıza çıkan bir gol sevinci vardı ki, bizimkine hiç mi hiç benzemiyordu. Evet, tahmin edersiniz ki Protokol Tribünündeki o sahte sarmaşlıktan dolmaşlıktan bahsediyorum. Eğer tekrarını izleyen olursa rahat rahat görecek ki ilk 2-3 saniye refleksel bir sevinç var. Kimsenin gözü hiç bir şeyi görmüyor. Buraya kadar gayet doğal geliyor fakat 3. saniyeden sonraki eşini itip başbakana yönelmeler, başbakana sarılmak için koca koca adamların birbirini yemeleri ve badanalı yüzler..

Çok şükür ki ne Protokol Tribünüyle ne de Very Important Personlarla değilde Eski Açıktaki & Kapalıdaki karşılıksız yüreklerle çarpıştırıyoruz sevincimizide üzüntümüzüde..
__________________________________


Ve Rusya 2008'de yarı finale çıkar,

İspanya ile eşleşir..

__________________________________

MAÇTAN ÖNCE;

Hırvatistan Milli Takımı teknik direktörü Slaven Bilic, çeyrek finalde Portekiz ile karşılaşmayacakları için memnun olduğunu söyledi. "Çeyrek finalde Portekiz ile oynamayacağımız için memnunum. Rakibimiz Türkiye veya Çek Cumhuriyeti olacak, bu iki takımdan da hangisi gelirse farketmez. Türkler de Çekler de güçlü ekipler ancak kolaylıkla çözebileceğimiz bazı zayıf noktaları var" diyen Bilic, "Vastic'e çok teşekkür ediyorum, kaydettiği penaltı golüyle bizi çeyrek finale çıkardı" dedi.

MAÇTAN SONRA;

Slaven Bilic, Türkiye nin 3. kez bir maçı geriden gelerek kazandığını belirterek, ''İlginç bir biçimde kazanıyorlar. Hem kaliteleri var hem de başka birşey var. O yalnızca Türkler'de var onun ne olduğunu tarif edemiyorum, anlayamıyorum. Böyle giderlerse final oynarlar. Bu yenilgiyi unutmamız mümkün olmayacak. Yaşamımız boyunca da aklımızda kalacak'' dedi.

__________________________________

*** Yakın çekim şeysi..

Bu turnuvada daha bir seviyor yönetmenler bunu. Maç oynanmakta, topun taca vs. ye çıktığı yani oyunun durduğu hemen hemen her fırsatta kamera tribüne odaklanıyor. Kah kafasına P.Cech maskesi takmış elemanlar, kah İsveç tribünün en güzel öğesi sarışın ablalar , kah suratına sulu boya ile koreografi yaptırmış lavunyalar ekranlarımıza düşüyor. Türk tribünleri dahil henüz memleketim tribünlerine has bir kare görebilmiş değilim. Şöyle rakip tribüne parmak sallayıp gırtlak kesen adamlar, 1 koltuğa 3 kişi sıkışmış boğaz patlatan yahut sahaya arkasını dönmüş takımına maçı tribünden kazandırtmaya çalışan insan enstanteneleri hiç gerçek olmadı, zaten beklemiyordum da normal olarak. Ama şu var ki yukarda saydığım avrupai(!) tribün mazaraları insanı turnuvadan soğutmuyor değil. Misal kamera golden sonra tribüne zoom yapıyor, 3 kişi golü atan X bayrağını sallarken 5 kişi Y bayrağı ile onlara eşlik edebiliyor. ( Bunlar neden&nasıl yanyana oturuyor arkadaşım' dan gireceğim sandınız dimi )

Birde olayın 3 5 saniye sonrası var, kamera amcamıza yengemize dönüyor akabinde staddaki ekranda kendi görüntüsünü gören kahramanımız türlü şebekliklerle meşhur oluşunu kutluyor. Bu nokta da ekranda uzun süre kalmanın altın kuralını da açıklayayım; durumu farkettiğin anda bunu belli etmeden takılmaya devam edeceksin, çünkü meşhur olma şebekliğini yaptıktan 2 saniye sonra süren doluyor ve tribündeki lavunya olarak hayatına devam ediyorsun. Bu uygulama bizim memlekete gelse ( aman Allahım ) , skorboardda kendini gören masum taraftar , topluma yararlı olma adına binbir mesaj verebilir , yayıncı kuruluşun yayın hakkı çokca maç durdurulabilir, arkadaş grupları arasında kameralara oynama lann tartışmaları yaşanabilir.. Aman neyse , bu gece Hırvatistan maçı hem sahada hem dışarıda arızalı bir maç olsun, dönersekte devam edersek de Türkiye kendi bilinmezliğinde kendi karanlığında ilerlerken ardında ne olduğu bilinmeyen ama engellenemeyen de bir koku bıraksın.
" - Türkler sahada nasıl bir sistemle mücadele ediyor anlayabilmiş değiliz "
Slaven Bilic - Hırvatistan Teknik Direktörü

________________________________

***Almanya'ya yıllar yılı boşuna turnuva takımı denmemişti elbette. Form bazında kendilerinden birkaç adım önde olan Portekiz'i beklenenden rahat geçtiler. C.Ronaldo da turnuvada patlayan bomba oldu bununla beraber. Belki de ikinci olmak işimize geldi. Her birim karesini anormallikler dahilinde yaşayan Türkiye'nin, defansta neredeyse adamı yokken, mevcut tuhaflıklardan alacağı itici güçle kendini yarı finalde bulması pek tuhaf değil. Maçın başında nam-i diğer Cam Gökhan'ın sakatlanması pek kimseleri şaşırtmaz artık herhalde, hatta gidişata bakarsak Fatih Terim'in onun yerine girip sağ beke geçmesi bile beklentiler dahilinde. Bu defa kalbimiz 3 avans 4'de biter hadiselerine yanaşmaz yalnız, baştan sıkı tutalım işimizi. Yada en azından 3-0 yenik duruma geçmişken, bizlere televizyonu kapattırmayacak bir milli takımımız var artık.

__________________________________

*** Guus Hiddink.. Memleket sınırlarımıza geldiğinde, gece alemleri ve yüksek promilli enselenmeleri ile gündemi bir miktar işgal eden teknik adam. Memlekette aşina olunmayan tandemi denemesiyle ilk maçında Aydın'dan yediği bilmem kaç gol ile medyamızın bu adam ne ayak sorgusalı yaratarak kısa zamanda ipini çektiği teknik adam. Takım elbisesinden kravatını çıkartıp, gömleğin üst yakasından iki düğmeyi açsa, sabahtan akşama kadar dükkanının önünde dikilip, etrafla selamlaşan, akşam beş oldu mu viskiye başlayan oto galericilerine benzeyecek olan teknik adam. Başına geçtiği milli takımlarda oynattığı pozitif futbol ile ilgi çeken teknik adam. Kore'yi tarihinde ilk kez yarı finale, Avustralya'yı 32 yıl aradan sonra finallere taşıyan, şimdilerde Rusya milli takımının başında, Rus liginden gelen 24 oyuncu ile yarattığı keyifli takımae ilgi alaka gören teknik adam. Kariyerinde sadece other team'da başarısız olan bu adama yeke yekte sormak istediğim tek bir soru var ; babacım nedir bu futbol denen zıkkımın sendeki tanımı ?

___________________________________

*** Tarih tekerrürden ibaret derler.. Yükseliş anımızda yine birbirimizi yemekle uğraşıyoruz. Terim basına basın Terime derken iyice büyüyen bir kutuplaşma doğdu Milli Takım ve basın arasında. Terim'in çeyrek final ile ilgili düzenlediği basın toplantısında dönen laflar olayın kısa özeti;

- 70. dakikadan sonra bütün yazdıklarınızı çöpe atmanız kolay değil. Bu rahatsızlığı verdiğimizden dolayı özür diliyoruz.

- Eleştirilerde saldıranlar ve fırsattan istifade hakaret etmeye çalışanlar da var. Onlarla İstanbul'da hesaplaşacağımızı söylemiştik.

- Kaybetseydik muhtemel dar ağaçları kurulabilirdi. Oyuncularım ve ben orada asılabilirdik. Demekki biz dağ ağaçlarını da yıkıp geçtik.

- Ben sizin tarafınıza (basına) hiç geçmedim. 2004'te TRT'deki arkadaşlarımın hatırı için 2 tane maçı ücretsiz yorumladım.

- Ben sizin tarafınızda olsaydım, takımın başında Terim olduğu için her an herşey değişebilir derdim. Ama siz der miydiniz bilmiyorum.

- Oyuncularıma ve bana zarar veren bir ortamı kabul etmem mümkün değil. Biz eleştrilere açığız.

- Aslında Mevlana'dan güzel bir 4'lük ayırmıştım ama arkadaşlarım beni durdurdular.

- Siz gidip annelere mikrofon tutuyorsunuz. Fatih Terim'in aleyhine konuşturmak için annelere mikrofon tutuyorsunuz. Futbolcunun annesi ne anlar futboldan. Utanmıyorsunuz. Örfünüz ananeniz yok mu sizin?

- Maçtan bir gün evvel para konusunu yazıyorsunuz. Yalan yazıyorsunuz, yalanı dönüp bana soru olarak soruyorsunuz.

- Burada rahatsınız, bu rahatlığı tepmeyin bence...

- Biz liyakatı halktan aldık. Onlar ne gibi tepki göstereceğini iyi bilirler.

Türklerin hiç bir zaman hiç bir şeyden ders almayacağının güzel bir kanıtı olarak gözümüzün önünde sahneleniyor yine aynı oyunlar.

Artık perde kapansında futbol başlasın..
___________________________
Ne olacak bu memleketin hali

*** Gireni çıkanı oynayanı oynamayanı tamamı sakat 5 stoperi, turnuvanın düzenlendiği ülkelerden 1500 km uzakta, 3.bir ülkenin vatandaşı hakemi 2.7 saat tartışabilen televizyon yorumcuları, maç sabahı öss'ye giren oyuncuları, basına " dönünce görüşürüz " gideri yapan hocası, yağmur çamur balçık tarlasına dönen sahada kalecisine üst üste 5 geri pası atan-onuda rakibe atan- savunması , son dakikada rakip santrofa girişen kalecisi, turnuvanın en sağlam savunma hattına sahip takımına 2-0 ' dan 3 tane sallayan bir takım.. Ne zaman nerede ne yapacağı belli olmayan bir takım kısacası.. Bu memleketin aynası belkide.. Hergün sokaklarımızda yaşanan onca karmaşa, onca delilik, onca insanlık, onca hayvanlık.. Alayının kopyası şimdi yeşil sahada.. Sözün özü; turnuvanın da a.. koyduk.. Hırvat maçını 3-0 dan çeviriyoruz, Fatih hoca Hırvat yedek klubesine saldırıyor ( Çek maçının 4.hakeminin intikamı olarak uzatma dakikalarını işaret ederken arkadan el ensede çekilebilir ).. Her maç üzerine koyuyoruz neticede =) Elinize sağlık çocuklar.
_________________________

***Alıntıdır: Kimliğimize ters düşen tüm hareketleri bir madalya, bir kürsüye çıkma uğruna sattığımız tüm zamanlar kaybedeceğiz, hatta çoktan kaybettik...Dönülür mü dönülmez akşamın ufkundan bilemeyiz ama askerliğimizi yaptık biz çok şükür...Dilimiz döndüğünce de Türkçe konuşabiliyoruz..

Gerisi boş..

Herkes kendi gibi olsun, kendisi gibi oynasın..

Ve hiç kimse şaşırmasın!
_________________________

*** Çek maçının stresi, sakatlık belası bir kenara, Ayıboğan yarın sabah ÖSS ' de ter dökecek.. Yumuşak uçlu kurşun kalem ile kutucukların sadece ortasını karalarken şunu düşün Servet; hangi 3 yanlış senden 1 doğru götürebilir..
____________________________

*** İsveç-İspanya... Innsbruck'da stadın bir tarafı sarı kırmızı, öbür tarafı malum. İnönü'nün yarı yarıya ayrıldığı günlere özlemle, yeni 5-1'lik kupa finalleri bekler bu bedenler. Ama bu sefer rakip tribün de bizimle eşit miktarda olabilsin, maç da daha heyecanlı olsun.

Sabaha kadar pres yap Linderoth, sabaha kadar kazan Tobias Linderoth...

*** Yunanistan-Rusya...Çöküş resmi olarak Moskova'da ki şampiyonlar ligi finalinde şapkasını holigana teslim etmiş ve manchester formasını asker üniformasının üzerine giyen sözüm ona Rus askerini gösterebiliriz ama hiçbir vakit Moskova çökmedi, CCCP ölmedi, ölemez..Tıpkı karasularımızda yüzen canavar VLADIMIR TIKHONOV gibi..Yunanlılardan ise tek dileğimiz olası Olympiakos-Galatasaray eşleşmesinde rakip taraftarı stada almaları..Yoksa Pire sokaklarında rahat durmayız, duramayız...
____________________________

*** İlk Maç: Zenga-Hagi...

-Her kaleye geçen arkadaşa Zenga ismini takardık o dönem, biz çocuktuk, Zenga'da şahaneydi hani...

- El comandante Gheorghe Hagi.. Dokunmayın ona, katliam çıkar.. Seninle Romanya'yı da sevdik biz.. Yine kazanın..

*** İkinci Maç: Frank De Boer-Papen Mustafa
-Kasap Ali Tandoğan senin ayağını kırmaya çalıştığında içimiz yanmıştı, nasıl yıkılmıştık şerefsizin üstüne, seni hor gördüler hep, biz ise delikanlılığını sevdik, portakallar ile tek bağımız bu..Van Gobbel'i unutmadık tabiki ama Lukunku'yu daha bir sevdik...Siz de kazanın..

-Horozlara dair anımsamak istediğimiz tek şey Mustafa Kocabey'in lakabı olur..
____________________________

*** Her turnuvada Euro 2008'deki Avusturya kıvamında takım veyahut takımlar olur. Canını dişine takan, olabildiğince pozitif görüntü çizen ve kendinden kadro kalitesi bakımından çok daha kaliteli rakiplere karşı amansız bir mücadele veren takımlardır bunlar. Turnuvadan önce Avusturya halkı, takımın bu platformda hiçbir başarı elde edemeyeceği görüşünde birleşip; takımın kupaya katılmaması için imza kampanyaları düzenlemişti. İlk maçlarında Hırvatistan gibi İngiltere'yi saf dışı bırakıp da gelmiş bir takım önünde çok iyi mücadele edip, ilk dakikalarda yaptıkları saçma penaltıya rağmen koskoca bir ikinci yarı tek kale oynayıp yenilmişlerdi. Bugün işi baştan sağlama alıp çok iyi başladılar ama kalelerindeki neredeyse ilk atağın gol olması heveslerini iyice kırdı. Neyse ki, son dakikada bir penaltı kazanarak hakettikleri puanı aldılar ve umutlarını bir başka akşama taşıdılar. Hem de zor durumdaki bir Almanya karşısına. Yine mazlumun yanında olacağız elbet, hem kim bilir belki 2. turdaki rakibimizin belirleneceği maç olur.
__________________________

*** Sabah gazeteye bakınırken yolum yine okuduğum gazete gereği Ercan Saatçi'nin yazısına denk geliyor. Yazıyı cümle cümle irdelemeye pek gerek yok ama 'Maçın 3 Yıldızı' bölümü pek açıklayıcı duruyor. Maçın 3 yıldızı arasında Arda yok, evet yok. Sahanın en kötüsü Hamit var. Şu sıkıntını çözemedin gitti Ercan efendi, çok şükür Nonda'yı falan Türk yapmadılar. Mazallah 'Maçın 3 rezili' diye bir bölüm oluşturuverirdin o hırsla.
____________________________

*** Kimliğimize ters düşen tüm hareketleri bir madalya, bir kürsüye çıkma uğruna sattığımız tüm zamanlar kaybedeceğiz, hatta çoktan kaybettik...Dönülür mü dönülmez akşamın ufkundan bilemeyiz ama askerliğimizi yaptık biz çok şükür...Dilimiz döndüğünce de Türkçe konuşabiliyoruz..
____________________________
*** Tribünlerde sürekli bir boşluk var. Reklamlar, amblemler derken artık pankart gözükmez oldu. Pankartlar tribünün rengidir, elinizi çekin üstünden..
____________________________

*** Milli takım tribünlerine dair kurulan klişe cümlelerdendir hani " Hollandalılar'ın renk bütünlüğü, karnaval havası " vs.. , İsveç - Yunanistan maçında öyle bir sol kale arkası vardı ki , 2 katlı tribunde istisnasız herkes sapsarıydı. Bu kadar tek tip giyinmek pek hoşlaştığımız bir durum olmasada uzaktan göz zevkimiz okşanmadı değil... Haa bu arada A.gücü tribünü İsviçre maçına 120 kişilik bir sefer düzenliyormuş, bakalım nasıl bir tribün bizi bekliyor çarşamba gecesi...
____________________________

*** Hollanda – İtalya maçı. İtalya 2-0 yenik durumda. Bir pozisyonda Gattuso faul yapıyor ve yere düşüyor. Ama o motivasyon ile yerdeyken hala topa doğru hamle yapmaya çalışıyor. Tamam adam sert futbol oynuyor ama sahaya da her şeyini koyuyor kıskanıyoruz yahu…


___________________________________

*** Koreografi denilince Türkiye de akla ilk Galatasaray Tribünlerinin gelmesinin sebeplerinden biriydi adeta Türkiye-Portekiz maçında Avrupalı ultrAslan'ların kale arkasında düzenledikleri koreografi. Hepsine teker teker helal olsun..



________________________________

*** Euro 2008’in en genç oyuncusu 20 yaşındaymış. İsmi Eren Derdiyok. İsviçre milli takımı forması ile izledik kendisini. Her şey gruptan çıkmak olmamalı..
__________________________________

*** Bir reklam.. Malzemeci kılıklı bir herif Türk Milli Takımının soyunma odasına doğru yaklaşır. İçerden gelen sesler dikkatini çeker… Ayaklar yere vurdukça sesler giderek yükselir ve korkutucu bir hal alır… İçerde duvarlar çatlar, dolaplar zangırdar. Yerdeki toplar oluşan sarsıntının şiddetinden zıplamaya başlar. Sonra kapı açılır en önde boyu 1.60 küsürlük Sabri alkışlayarak arkadaşlarına gaz verir… Yahu kardeşim güzel bir reklam yapmışsınız ama bari en öne Sabri’yi koymasaydınız. Servet ve Gökhan Zan olsaydı bari.