Sade bir aşk girizgahı yapmak istiyorum. En saf halinle yüzümü teslim etmek istiyorum. Çok mu geç kaldım. Suçlarımdan sıyrılmak istedim sadece ömür boyu, işlemediğim suçlardan. Üzerime alıp alıp kaçtım hep sana, karşıma çıktılar, aşkın peşinden.
Kelimeleri söylemeye korkarken, cümle nasıl kurulur ki, açıklamasız. Hiçbir detay olmadan hem de. Ne olduğunu anlatamamaktan gayrı en acısı saf olamamak. Yani sen oluyorsun da ben olamıyorum işte yada tam tersi, bak yine üzerime aldım. Benim açım böyle, etrafımda dönemiyorum, sadece ileriye baktım.
Şu güne kadar işlediğim ve tanığı olan ilk ve tek suçu işliyorum. Eşyalara bakmadan evden çıkmak gibi değil bu, penceresiz bir yağmur bulutunun dışına saklanmak hiç değil, sadece sana bakmak, bunu dileyebilmek. Yanımdasın ama gelmiyorsun, oradasın ama yoksun, yaşıyorsun ama nefes almıyorsun, ben ise bakıyorum. Gel desem. Gelmeyeceksin.
Bu kadar saf bir çocuk olabiliyorum işte bu aralar, beni de yordu bunca maç, ben de sarhoş olabiliyordum eskiden, şimdilerde sana bakmaktan ağzımı açamıyorum. Düşüncelerimi göremiyorum, anlatamıyorum duvarlara, nedendir bu kaçış, şehir bunuda söylemiyor. Sabaha karşı dalga vuruyor bazı anlar, ter içinde koşturuyorum çırılçıplak, bu yaşlar ondandır hep, bu aşk romanından ziyade. Son dönemine geldim, cevapsız yaşadığım şu eğlencesiz gözyaşların, bir bunu anlatamadım sanki, ne o günler gelecek, ne bu şubat bitmeyecek, ne de güneş. Bir çift renktir, bak bakabildiğin kadar, iç içebildiğin kadar. Dokunmanın imkansızlığında hisset hissedebildiğin kadar. Saf bir hikaye işte, olabildiği ve yaşanabildiği kadar. Ben sade bir rüzgar oldum.. Elenmişiz son dördüne kalamadan adını hatırlamadığım bir yarıştan.. Ama savaşmışız başlar öne eğilmeden.. Yürüyelim arkadaşlar lay la lay lay lay layyy..
Kelimeleri söylemeye korkarken, cümle nasıl kurulur ki, açıklamasız. Hiçbir detay olmadan hem de. Ne olduğunu anlatamamaktan gayrı en acısı saf olamamak. Yani sen oluyorsun da ben olamıyorum işte yada tam tersi, bak yine üzerime aldım. Benim açım böyle, etrafımda dönemiyorum, sadece ileriye baktım.
Şu güne kadar işlediğim ve tanığı olan ilk ve tek suçu işliyorum. Eşyalara bakmadan evden çıkmak gibi değil bu, penceresiz bir yağmur bulutunun dışına saklanmak hiç değil, sadece sana bakmak, bunu dileyebilmek. Yanımdasın ama gelmiyorsun, oradasın ama yoksun, yaşıyorsun ama nefes almıyorsun, ben ise bakıyorum. Gel desem. Gelmeyeceksin.
Bu kadar saf bir çocuk olabiliyorum işte bu aralar, beni de yordu bunca maç, ben de sarhoş olabiliyordum eskiden, şimdilerde sana bakmaktan ağzımı açamıyorum. Düşüncelerimi göremiyorum, anlatamıyorum duvarlara, nedendir bu kaçış, şehir bunuda söylemiyor. Sabaha karşı dalga vuruyor bazı anlar, ter içinde koşturuyorum çırılçıplak, bu yaşlar ondandır hep, bu aşk romanından ziyade. Son dönemine geldim, cevapsız yaşadığım şu eğlencesiz gözyaşların, bir bunu anlatamadım sanki, ne o günler gelecek, ne bu şubat bitmeyecek, ne de güneş. Bir çift renktir, bak bakabildiğin kadar, iç içebildiğin kadar. Dokunmanın imkansızlığında hisset hissedebildiğin kadar. Saf bir hikaye işte, olabildiği ve yaşanabildiği kadar. Ben sade bir rüzgar oldum.. Elenmişiz son dördüne kalamadan adını hatırlamadığım bir yarıştan.. Ama savaşmışız başlar öne eğilmeden.. Yürüyelim arkadaşlar lay la lay lay lay layyy..