1 Nisan 2009 Çarşamba

Amansız İmparator


Futboldan çok iyi anladığımızı hiç bir zaman iddia etmedik, teknik-taktikten mümkün olduğunca söz etmedik fakat gördüğümüzü söylemekten de hiç bir zaman çekinmedik. Hali hazırda her türlü hezimet sonrasında Teknik Direktöre sallamak millet olarak pek sevdiğimiz asla vazgeçemediğimiz bir huyumuz olduğundan madem yenildik, fırsat bu fırsat biz de Fatih Terim hakkında bir kaç kelam edelim.

Maç öncesi basın açıklamalarını dinledik İmparator'un fakat o da bizim gibi teknik-taktik muhabbetten hoşlanmıyor olacak ki 80 Milyon kişi çıkacağız sahaya tarzında muhabbetler dönüyordu. Neyse dedik bir bildiği vardır. Maç saatine yakın ilk 11 listesini gördük, formsuz diye alınmayanlardan çok daha formsuzları kadroda yerini bulmuştu gayet pişkince. Neyse dedik bir bildiği vardır. Maç başladı takımda herkes topu almaktan ürker vaziyette, yakar top oynayan çocuklar misali toptan kaçıyorlardı. Topu bizden birisi aldığında yakınına gelip top istemeyi yada boşa kaçıp top beklemeyi bırakın herkes rakibin arkasına saklanıp topun kendisine gelmemesine çabalıyordu adeta. Neyse dedik bu da taktik icabıdır, hocanın bir bildiği vardır. Golü hem Arda'nın şahsi becerisiyle hem de gizli oyuncumuz şansımızın sayesinde bulduk. Dakika 26, 1-0 öne geçmişiz 30 maçtır yenilmeyen İspanya karşısında. Tamamdır dedik işte İmparator bitirmiş maçı çoktan, biz boşa telaş yapıyoruz. İbrahim Üzülmez ve Emre Aşık 5 dakika içinde sarı kart görüyorlar fakat hiç bir uyarı/değişiklik/telaşe görülmüyor Fatih Terim'de. Bir bildiği vardır elbet hocanın diyoruz. 63. dakikada İbrahim Üzülmez penaltıya sebep oluyor ve ilk golü yiğiyoruz. Hoca kenarda gayet sakin ve kendinden emin. Olur böyle şeyler diyoruz, hocanın bir bildiği vardır. Takımın morali bozuk, yorulan oyuncular var ve bir de maç başından beri hiç bir şeye yaramayan oyuncular var sahanın içinde ama hoca bir türlü değişikliğe gitmiyor ta ki dakika 77'ye dek. Bu dakika da kadronun her an maçın kaderini değiştirebilecek oyuncularından biri olan Nihat'ı çıkartıp tecrübeli ve kurtarıcı özellikli 18 yaşındaki Batuhan'ı alıyor Fatih hoca. Elbette ki bir bildiği vardır diyoruz. Bu değişiklikten hemen 5 dakika sonra, 81. dakikada en büyük gol umudumuz Semih çıkıyor ve yerine Sabri giriyor. Haca acaba hala bizim takım önde sanıyor oyüzden hafiften geriye mi yaslanmayı planlıyor diye düşünüp traşınmadan bir bildiği vardır diyip izlemeye devam ediyoruz maçı. Hala 1-1 devam etmekte olan karşılaşmada 3. değişikliğimizi 88. dakikada yapıyor Fatih hoca. Maçın en çalışkan ve başarılı ismi olarak gördüğümüz Arda kenara alınıyor Nuri oyuna giriyor. Bu girip çıkmalar esnasında Emre B. hala oyundaki yerini koruyor. Bizim içimizden geçenler elbet belli, hocanın bir bildiği vardır. Uzatma dakikalarında 2. golü de yiyerek 1-2 kaybediyoruz maçı kendi sahamızda. Fatih Terim, maç sonu uzanan bir mikrofona Volkan'ın hiç yenmeyecek bir gol yediğini ve bu yüzden Türk futbolunun gecesi olabilecek bir karşılaşmadan yenik ayrıldığımızı belirtiyor. Bir bildiği vardır diyoruz İmparatorun. Evet, evet hala böyle diyoruz. En başta da dediğimiz gibi futboldan çok iyi anlamayı bırakın neredeyse hiç bir bok anlamayız bizler, anlamayı da istemeyiz. Top bizim takımdaysa "saldırın" rakip takımdaysa "dayanın" diye haykırmaktır bizim taktiksel anlayışımız.

Neyse yazımızın sonuç bölümünü de önümüzde ki maçlara bakıcaz diyerek finale erdirelim ve son kez hep birlikte tekrarlayalım: Amansız İmparatorumuzun her zaman bir bildiği vardır..