11 Aralık 2009 Cuma

İnanmak..


İnanmak nedir diye sordu salonun uç köşesinde ki adam. Elinde birası sessizce maçı izliyordu. TV karşısında ki grup kendini öylesine maça kaptırmıştı ki hiç birinden bir yanıt gelmedi. Belki kimse duymamıştı bile hatta belki de adam kendi içinden sormuştu o soruyu bu çokta önemli değildi. Tek istediği inancı görebilmekti. En azından kendisi kadar, en azından olması gerektiği kadar. Dakikalar 60'ı gösteriyordu o sıralarda. Takım Antalya'da 2-1 mağlup durumdaydı. Umutsuzluğun çökecek gibi olduğu anlarda tüm herkesin kulağına "Galatasaray'ın olduğu her yerde her zaman umut vardır!" diye fısıldamak geliyordu adamın içinden. O inanıyordu ve tek isteği inanan birilerini daha görmekti. Dakikalar 65'i gösterirken skor 2-3 olmuştu. Birasından bir yudum daha çekip derin bir nefes alan adam, inanmak işte budur, inanmış bir Galatasaray'ın karşısında kimse duramaz arkadaş dedi. TV karşısında ki grup üst üste yığılmış durumda galibiyet gölüyle coşmakta olduğundan hiç birinden yanıt gelmedi yine. Belki kimse duymamıştı bile hatta belki de adam kendi içinden söylemişti hepsini bu çokta önemli değildi. O salonda o adamın gerçekten varolup olmadığı bile önemsizdi aslında. Cimbom 10 dakika inancını koymuştu sahaya ve 3 puanı Akdenizden alıp Güzel Marmara'mıza getirmişti. Önemli olan da buydu..

Antalyaspor 2 - Galatasaray 3