16 Ocak 2010 Cumartesi

Başkent İstanbul!

Bir yandan kanımızı emer bir yandan ruhumuzu besler. Garip bir şehirdir İstanbul. Bazen bir sigara gibidir, hani hem bırakmak istersin hem de içmekten zevk alırsın ya işte öyle bir durum. İstanbul'da yaşamak gerçekten onu çok sevmekle bağlantılı bir şey. Eğer öyle olmasaydı ne trafiği, ne havası, ne toprağı ne pahalılığı ne eşitsizliği ne keşmekeşi ne de bu üst üste insan yığını çekilecek bir durum değildir. Sevmek lazım bu şehri yoksa olmaz. Biz onu hep sevdik, günü birlik deplasmanlarda bile özlemini hissettik. O da bizi sevdi çoğu zamanlar. Üstümüze çok geldiği de oldu yalan yok, bizi üzdüğü sinirlendirdiği yaraladığı zamanlarda.. Fakat Salacak sahilden beş dakika onu sessizce seyretmemiz yetti tüm yaraları sarmaya. Yeniden sarıldık hiç bir şey olmamışcasına. O bizi anladı, bizler de onu..



Bugün İstanbul'un Kültür Başkenti seçilmesi münasebetiyle yapılacak olan kutlamalardan bahsediyor herkes. Taksim'de, Kadıköy'de, Haliç'te, Beylikdüzün'de.. Evet, şehrimiz kültür başkenti seçildi. İstanbul = Kültür Başkenti vay be! Bu günleride görecekmiydik ey İstanbul.. Tutkuyla sevdiğimiz, güzel ve yalnız şehrimiz İstanbul'u kutlar gözlerinden öperiz.

Kim seni ne seçerse seçsin;
Sen bize aitsin, biz de sana İSTANBUL!