10 Temmuz 2010 Cumartesi

Lorik Cana'dan...




Yeni bir transfer olması, dediklerinin "reytingi"ni elbette arttırıyor ama "taraftar"ını bu kadar düşünüp kendi deyimiyle "tutkuyla" mücadele eden bir futbolcunun her yerde başarılı olmasını istiyor insan. Endüstriyelliğe, sahte bayrak adamların üzerine kurulan "tapınım ayinleri"ne karşı başarılı olsun istiyorsunuz.

Daha antrenmana dahi çıkmadan futbolcuyu ilahlaştırmak, ona gereğinden fazla anlam yüklemek değil tabii ki amacımız. Çünkü bunun taraftarın psikolojisine de sahadaki futbolcuya da nasıl zarar verdiğini gördük, yaşadık. Belki de taraftarı için "savaşmayı" en başından göze alan/aklına koyan bir futbolcu olduğu için heyecanlandık çokça...

Oynadığı dönemde Marsilya taraftarının sevgilisi olan, Sunderland'de kısa sürede kaptanlığa yükselip şimdilerde (eski) taraftarının ağıt yaktığı Cana'dan:

Sunderland taraftarının beni çok sevdiği doğru, çünkü ben her zaman elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan, tutkuyla mücadele eden bir futbolcuydum

Buradaki futbolu tutkuyu biliyorum, futbolu bakış açısını biliyorum. O yüzden bir an önce taraftarın önüne çıkmak istiyorum.


Takımın içinde lider olmak bana çok büyük bir haz veriyor. Burada Galatasaray formasıyla da bunu kesinlikle yapacağım. Eğer bir savaşa gidiliyorsa ilk başta ben gideceğim. Lider yapımı burada da devam ettireceğim.

Ali Sami Yen ve özellikle babası Arnavutluk için çok önemli insanlar. Kulübün kuruluş öyküsünü de biliyorum. Öğrencilerle beraber nasıl kurulduğunu biliyorum. Bu da tabi ki bir kader. Bu şekilde birleştirdi ve Galatasaray’a geldim. Ali Sami Yen’den dolayı Galatasaray’a olan bir sempatim vardı.


Evet mükemmel bir duygu bu çünkü sizden yardım bekleyen insanlara yardım ediyorsunuz. Özellikle çocuklar benim için çok önemli onlara yardım etme şansınız oluyor. UNICEF’in Arnavutluk’taki elçisiydim aynı zamanda Kosova’da Birleşmiş Milletler’in geliştirme programında da yer aldım ve destek verdim. Bu tip şeyleri seviyorum özellikle çocuklara yardım etmek beni çok mutlu ediyor.