28 Aralık 2010 Salı

"Orada" olamamak..




Tribünün havasını solumuş, tribünden takımını desteklemenin tadına varmış birisi için ne eziyet vericidir "orada" olamamak.

Stad ya da salon farketmez elbette...

Aynı renklere, aynı armaya gönül vermiş, aynı duyguları paylaşan bir kitle ister 500 ister 50.000 kişi olsun, aynı mutluluğu verir insana. O üçlüyü çekmek, "cimbombom!" diye haykırmak, "rerere rarara" diye kendinden geçmek, sevgini en saf duygularla dile getirip ses tellerini yüreğine bağlamak ne muhteşem bir şeydir!

Tribündeki o sinerjinin uzağında olmak ağır gelir taraftara. Uzaktasınızdır, gelme imkanınız yoktur ya da kıt kanaat karın doyurduğunuz yaşamınızdan arttıramazsınız, elde avuçta yoktur bir şey.

Televizyon başında, kör duvarların ardında, demirlerin öte tarafında...

Taraftara acı verir takımından uzakta kalmak.

Yüreğinizi binlerin ortasına yollamak en kaçınılmazıdır. Arma aşkın ve inancın, tribününün inancına karışır da büyür dur durak bilmeden.