Pankart duygularımızın tribüne yansıma biçimidir. Gün olur kelime olarak dökülür duygular gün olur bir simge, bir resim. İletmek için sahaya enerjinizi , sevginizi dil olur ağız olur spreyler, boyalar .. Tepkiler, isyanlar işlenir kumaşlara.. Mesajdır pankart. Biliriz ki sahaya çıktıklarında gözleri gezer tribünleri ve ararlar duygularımızı aralar bizleri. Haftalarca çalıştıktan sonra ürün alma zamanıdır artık "siyah - beyaz grafikli büyük aslan resmini yapmak çok istiyorum daha büyük haliylen.. Bu iş nasıl yapılır pek fikrim yok ama istiyorum.." demişim maillistte bir arkadaşın attığı mesaja cevaben. Ve başlıyor serüven. Nasıl yapabiliriz sorusunun cevabı daha kimsede yokken.. İlk önce grafik araştırması yapılıyor. Daha önce bu işi yapmaya niyetlenmiş arkadaşlarla bağlantı kuruluyor. Ama cevaplar olumsuz. Bir kaç alternatif belirleniyor ve içlerinden yapımı nispeten daha basit ama çarpıcı olan seçiliyor. Tribünün genişliği ne kadar gibi tehlikeli bir ölçüden yola çıkarak 15 metre uzunluğa karar veriliyor. Resim 15x14 boyutlarında digital ortamda oluşturuluyor. Peki nerede yapılır bu meret? Dikip mi çizmeli? Çizdikten sonra mı dikmeli? Pa parçalar tutmazsa? Bu kadar büyük alan nerede bulunur? Ardı kesilmiyor soruların. Paranoyakmıyız biz? Ve ne zaman açılacak? Gerçekten bilmiyoruz . Takım şampiyonluk için yürüyor. Kayseri'den büyük moral bozukluğuyla dönmüşüz. Yapalım ama gerekirse gelecek sezon açılsın diyerek başlıyoruz işe. Karar "başlamak" .. Ama başlangıç belirsiz bir başlangıç.. 16 kişi aktif bir o kadar da gönül desteği ile üretildi. Lanet olsun en güzeli bize en yakışanı olsun. Digital yaptırmayalım terimizi akıtalım. Hep beraber omuz omuza üretelim. Sebat maçı devre arasında başladı ilk çizgi... Takım bizim kadar terlemedi o devre arasında.. Bir evin kömürlüğünde 3x7 metrelik bir düzlemde 15x14 metrelik pankartı yapmaya başladık. İlk çizimler başarılı idi ama alınacak daha çok yol vardı. Süre hesabı yapıldığında çalıştığımızın on katı daha çalışmamız gerktiğini ortaya çıktı. Sonuçta toplamda 16 kişinin emeğiyle 12 saatte çizebildik. Tabii çizerken bize yardımcı olan ailelerimiz çayımızı demleyen arkadaşlarımız da var işin içinde. Bu büyüklükte bir iş yapacak mekanın bile bulunması sorun oldu. Bulabildiğimiz en geniş açıklıklı mekan 6.5x6.5 metre pankart ise iki katından fazla.. Ancak gece çalışabiliyoruz çünkü en uygun zaman o. Cuma geceleri toplanarak 3 lere 4 lere kadar çalıştık. Çizim aşamasından sonra diktirdik kumaşları birbirine. Artık 200 m2 ile boğuşuyorduk. dikerken parçaları yanlış yerlere dikmesin terzi diye nöbet tutuldu başında. çizim ve dikim bitince artık hazırdı "aslan kafamız" boyanmaya.. daha sonra işin en zevkli kısmına geldi iş. boyamak. bir cuma gecesi operasyonunda da boyama işini halledecektik. toplam 5 rulo 8 fırçayla.. başlarken kısa süreli bir panik yaşadık.bazı çizgiler birbirini tutmuyordu. biz çizimi 8 farklı parça kumaşa çizmiştik. bir araya geldiklerinde çizgilerin tutması gerekiyordu. anladık ki çizerken bazı yerleri atlamışız. boya aşamasında bu eksiklikleri de giderdik. ve boyamaya başladık. tam boyarken boya miktarını yanlış hesapladığımızın farkına vardık. bir daha toplanmayı gözümüz yemediğinden gece 23:00 te tüm imkanlar zorlanarak 10 kilo daha boya temin edildi. evet gecenin ortasında artık bizim el emeğimiz göz nurumuz hazırdı. biz çalıştıkça ürettikçe bir yandan takım Kupada finale çıkmıştı ve rakip fenerbahçeydi.. tribün bizi çağırıyordu.. aslan kafası finalde açılacaktı...
(13 mayıs 2005)