31 Mart 2008 Pazartesi

A.Siyavuş Gözlemleri


Herşeye karşın iyi durumda olan bir takım, salonda ortalama sayıda seyirci, rakip taraftar bulunmayan sakin bir atmosfer içerisinde başlamaya hazırlanan alışılagelmiş bir Beykoz lig karşılaşması.

Sakin atmosferi fişekleyen hadise ise Abdi İpekçi'deki anlatım rezaletinden arta kalanlar. Maç başlamadan evvel ara ara Ntv'ye haklı ve ölçüsünde serzenişler mevcut. Maç başladığı sırada da küfürsüz göndermeler sürüyor. Maçı izleyenlerden öğreniyoruz ki, Ntv tribünün sesini kısmış vaziyette. Masa yetkilileri ana kaynaklarının kötülenmesinden rahatsız olmuş olacak ki, birkaç dakika sonra salonlarda ender görülebilecek bir sebepten anons yapılıyor.

Tribün Ntv'yi kendi haline bırakıp takıma yönelmeye başlarken, bu sefer de kombineli koltuklarda polisle yaşanan olaylar patlak veriyor. Zaten gergin olan ortam da haliyle iyice geriliyor, tüm çabalara rağmen bir taraftar alınıyor. Daha sonradan öğreniyoruz ki, alınan taraftarın tek suçu kombine sahibi olduğu koltuğa oturmak istemesi. Sahipsiz kalma kültürünü iyice benliğine giydiren Galatasaray taraftarı için değişen birşey yok, 2 sezondur kendisini taraftar düşmanı olarak ilan eden Ahmet Dedehayır tribüne gelince bir anda kahraman oluveriyor. Adamı alıp götürdüler ama olsun, sıkıysa beni de alsınlar mesajı veriyor sanıyoruz ki. Bu adam tribüne el kol yaparken, salonunda biber gazı sıktırırken, ''götürün bu çapulcuları'' lafları ederken tesadüfen çok defa yakınında bulunmuş biri olarak utancımdan oturmak zorunda kalıyorum. Tribünün unuttuğunu başka kim hatırlar, 2 sene sonra ''yaşasın Ntv'' diye haykırılsa şaşıran çıkar mı artık?

Maça dönüyoruz. Skor gidişatı, vasat tribünün de etkileriyle bir türlü lehimize kopartılamıyor. Son saniyeye kadar direniyor, nihayetinde maçı alıyoruz.

Çarşamba günü görüp görebileceğimiz en muhteşem geri dönüşlerden birini yapmış bu takımın ''yenilsen de yensen de'' nağmeleriyle bağrına basılması günün en güzel detaylarından biri olarak hafızada kalıyor ve yollar Imperial'e uzanıyor..