1 Nisan 2008 Salı

Hayat Bazen ,


Hayat bugünlerde yanımızdan kırmızı bir Lotus hızıyla akıyor.Bu hıza bölünebildiğimiz ölçüde iş bölümü yapıp, armayı hiçbiryerde yalnız bırakmama inancımıza,hırsımızı ve sevdamızın yoğunluğunu da ekleyerek ayak uydurmaya çalışıyoruz.Hayat çoğu zaman da canavar düdüğünü öttürerek üzerimize gelen kocaman bir damperli kamyon edasında.Umursamaz,ezip geçerimci.Belki kendince haklı da. Tek yakalarsa,sürüden ayırıp teke tek bırakırsa kurt kapanındaki kuzunun çaresizliğini veriyor sadece soluğu yütmeye yüz tutmuş ciğerlere.Oysa birileri var buna ''Ya Basta!'' çekip dur demeye kararlı, birbirlerine tutunup ''Yalnızlık Yok'' diyerek tekmeye kafa uzatırcasına hayata göğüs germeye çalışan.Öyle lüksleri olan, yaşamalanları sırçaköşkler olanlardan değiller üstelik.Hayatın hızına karşı barajlarını kurup, kendi 9,15'lerini hayata kabul ettirmeye çalışan Sarı Kırmızı aşığı postmodern Don Kişot'lar hepsi.(İçlerinde 10 numara kübist olanlar da mevcut:) )Kırmızı Lotus'a meyilleri sıfırın da altında, damperliyi ise gönül rahatlığıyla karşılar duruşları.Dertlerinin hepsi hava soğutmalı Magirus'un tamponuna çıkartma harflerle yazılmış ''Bugün Galatasaray İçin Ne Yapabilirim''i hayata ne kadar geçirip geçiremedikleri.Dertlerinin büyük yekünü bu olan bu güzel adamlarla KARŞI'laştım bu kavşakta. Bu derdi bölüşmek,pansumanını birlikte yapmak için.Kulağıma 80'lerin sonu 90'ların başında radyolardan bir ezgi geliyor sessizce, bir o kadar da sitemli ;''Bu dert beni iflah etmez, del'eyler''.


Hoşbuldum.


IRELAND