22 Haziran 2009 Pazartesi

Hasan Şaş'ım...


Seyretmedik ne yalan söyleyelim. Gerçi ne zaman seyrettik bu tür programları o ayrı ama çıkıp sende öfkesini ortaya dökenler kervanına katılmışsın Hasan'ım.

Ne gerek var dedik ama kızmadık Hasan'ım. Umursamasan hadi bana eyvallah desen daha bir ayar olurduk. Tahmin ediyoruz kolay değildir o formayı bu kadar yıl şerefle taşıdıktan sonra aniden çıkartmak. Öfke olur tabii, küskünlükte olur. Hani kimseyede kızamıyoruz, elbette isteniyodur kimse gitmesin, herkes kalsın herkes ama na mümkün işte.

Doğaldır, öfke hali ile meseleler biraz karışmış anlatacaklarından dolayı insanlar soğur sanmışsın Galatasaray'dan. Kime bakıp bunu söyledin bilemiyoruz ancak şu varki buda mümkün değil be Hasan'ım. Olur mu hiç öyle şey?

Sanma biz melankolik halimizle bir şey bilmiyoruz, bir şey görmüyoruz, bir şey duymuyoruz.
Ama ne bilirsek bilelim bunlar bizi soğutabilir mi Galatasaray'dan. İnsanlardan soğuruz, insanlardan uzaklaşırız ama Galatasaray'mı... Asla...

Hani bizi görüyorsundur tribünde bizde öfkeleneriz böyle. Bazen bizde istemeden kalp kırarız hatta Galatasaray'ımıza zarar veririz. Sanma sakın bu öfke nedensiz.

Aslında belki bir gün biz sana Galatasaray'ımızı anlatsak, onu nasıl yaşadığımızı gösterebilsek eminiz sende başka bakarsın.

2007'de pankart haline getirirken seni, boyarken değil; seni sembol haline getirirken çokta isabetli davranmıştık.

O pankartta tarihte yerini aldı, Hasan Şaşım bağırmalarıda ve kesinlikle sende...

Bir gün herkes ayrılacak bizde olmayacağız ama Galatasaray ilelebet var olacak, tüm şanı ile Galatasaraylılıkta...