Ankaragücü - GALATASARAY
04.10.2009
16:00
19 MAYIS
Son gece yaşanan bir telefon trafiğinin ardından sezonun ilk deplasmanı Ankara'ya nasip olur. Bir otomobile doluşan KARŞI mensupları sabahın ilk ışıklarıyla düşerler yola. Bu yol gayet tanıdıktır artık herkes için her sene 3-4 kez gidile geline.
Ankara insanı hafta sonu kahvaltısına hazırlanırken bir grup İstanbullu kokoreç bira serüvenine başlamıştı bile. Ankaralı KARŞI mensuplarınında sofraya katılımıyla sohbet koyulaşır hasret giderilir. Ankaragücü tribününden bir dost misafirperverliğini yine gösterip elinde yüksek dereceli bir şişeyle ortama katılır. İki tribün'ün durumları konuşulur tartışılır vs. derken sohbete doyulmadan yola koyulma vakti gelir çatar.
Ankaralı dostların kılavuzluğu sayesinde belki de ilk kez kaybolmadan stadın önüne ulaşılır. Yoğun bir kalabalık bir şeylerin ters gittiğinin göstergesidir. İstanbul tayfasının biletlerinin farklı turnike kapısı numaralı olması sebebiyle bir karmaşa hakimdir turnikelere. İtiş kakış, çift turnike derken içeriye atılır canlar ve yeni yeni dolmaya başlayan tribünlerde konuşlanılacak yer göze kestirilir ve bekleyiş başlar.
Tribünler ilk yarıda genel itibariyle iyi bir performans gösterse de sayıca az olunması ve takımın zayıf futbolu bizlerinde performansını ister istemez olumsuz etkiliyordu. Devre arası olduğunda neden ve niçin olduğu bir türlü anlaşılmadan yan tribünlerden el kol hareketleri ve küfürler başlar. Deplasmanlarda bu tür şebekliklere alışkın tribün insanlarının çoğunluğu oluşturduğu bir tribünde pek sallanmıyor elbette bunlar fakat işin dozu kaçıpta çakmak koltuk bozuk para vs. atımı başlayınca sinirler gerilmeye başlanır. Karşı taaruza geçilince rakip tribünün o tel arkasından erkeklik yapan kısımı bir anda boşalır. Bu sırada müdahele etmek için içeri giren emniyet güçleri tribünden beklemediği bir tepki görünce tekrar sahaya geri döner. Bu karar o esnada alınabilecek en mantıklı olanıdır. Böylelikle ortam sakinler, üç tarafta az bir zayiatla mevzuyu atlatır ve ikinci devre başlar.
Teknik taktik mevzuları yine bir kenara bırakıp takımda ki kaybolan hırsı isteği azmi arar durur gözler. Canlar sıkkın efkar sigaraları yakılmışken mevzu bahis rakip tribünün aynı kesmi yine başlar saldırıya fakat bu kez hazırlıklıdırlar. 80. dakikada açılan kapılardan çıkıp taşları yüklenerek gelmişlerdir. Zaten sinirler bozukken bir de üstüne atılan taşlar iyice gerer tribünü ve bu sefer daha sert bir karşı tepki başlar. Seyyar tezgahlar ve su dolapları dahil koltuklarla birlikte tribünde ne var ne yoksa yağmaya başlar taşçıların üzerine. Yine geri püskürtülmüştür bu kesim fakat sinirler yatışmaz. Bu esnada içeri giren emniyet görevlileri, özel güvenlik, tüzel güvenlik ve güzel güvenlik ile bir süre istenmeyen! olaylar yaşanır. Bu kez üç tarafta daha fazla zayiat vermiştir. Çıkışta tüm tribün teker teker çıkartılır dışarı ve kapıdan her çıkan tribün insanının yüzleri emniyet kameralarınca kayıt altına alınır.
Böyle maçlar sonrası o dönüş yolu asla bitmez ya hani, işte yine öyle olur ve şeritler say say bitmez şehire varana dek. Gece İstanbul'a varıldığında herkes yine kendi karanlığına çekilir ve bir sonraki hareket için beklemeye koyulur.
Ankara insanı hafta sonu kahvaltısına hazırlanırken bir grup İstanbullu kokoreç bira serüvenine başlamıştı bile. Ankaralı KARŞI mensuplarınında sofraya katılımıyla sohbet koyulaşır hasret giderilir. Ankaragücü tribününden bir dost misafirperverliğini yine gösterip elinde yüksek dereceli bir şişeyle ortama katılır. İki tribün'ün durumları konuşulur tartışılır vs. derken sohbete doyulmadan yola koyulma vakti gelir çatar.
Ankaralı dostların kılavuzluğu sayesinde belki de ilk kez kaybolmadan stadın önüne ulaşılır. Yoğun bir kalabalık bir şeylerin ters gittiğinin göstergesidir. İstanbul tayfasının biletlerinin farklı turnike kapısı numaralı olması sebebiyle bir karmaşa hakimdir turnikelere. İtiş kakış, çift turnike derken içeriye atılır canlar ve yeni yeni dolmaya başlayan tribünlerde konuşlanılacak yer göze kestirilir ve bekleyiş başlar.
Tribünler ilk yarıda genel itibariyle iyi bir performans gösterse de sayıca az olunması ve takımın zayıf futbolu bizlerinde performansını ister istemez olumsuz etkiliyordu. Devre arası olduğunda neden ve niçin olduğu bir türlü anlaşılmadan yan tribünlerden el kol hareketleri ve küfürler başlar. Deplasmanlarda bu tür şebekliklere alışkın tribün insanlarının çoğunluğu oluşturduğu bir tribünde pek sallanmıyor elbette bunlar fakat işin dozu kaçıpta çakmak koltuk bozuk para vs. atımı başlayınca sinirler gerilmeye başlanır. Karşı taaruza geçilince rakip tribünün o tel arkasından erkeklik yapan kısımı bir anda boşalır. Bu sırada müdahele etmek için içeri giren emniyet güçleri tribünden beklemediği bir tepki görünce tekrar sahaya geri döner. Bu karar o esnada alınabilecek en mantıklı olanıdır. Böylelikle ortam sakinler, üç tarafta az bir zayiatla mevzuyu atlatır ve ikinci devre başlar.
Teknik taktik mevzuları yine bir kenara bırakıp takımda ki kaybolan hırsı isteği azmi arar durur gözler. Canlar sıkkın efkar sigaraları yakılmışken mevzu bahis rakip tribünün aynı kesmi yine başlar saldırıya fakat bu kez hazırlıklıdırlar. 80. dakikada açılan kapılardan çıkıp taşları yüklenerek gelmişlerdir. Zaten sinirler bozukken bir de üstüne atılan taşlar iyice gerer tribünü ve bu sefer daha sert bir karşı tepki başlar. Seyyar tezgahlar ve su dolapları dahil koltuklarla birlikte tribünde ne var ne yoksa yağmaya başlar taşçıların üzerine. Yine geri püskürtülmüştür bu kesim fakat sinirler yatışmaz. Bu esnada içeri giren emniyet görevlileri, özel güvenlik, tüzel güvenlik ve güzel güvenlik ile bir süre istenmeyen! olaylar yaşanır. Bu kez üç tarafta daha fazla zayiat vermiştir. Çıkışta tüm tribün teker teker çıkartılır dışarı ve kapıdan her çıkan tribün insanının yüzleri emniyet kameralarınca kayıt altına alınır.
Böyle maçlar sonrası o dönüş yolu asla bitmez ya hani, işte yine öyle olur ve şeritler say say bitmez şehire varana dek. Gece İstanbul'a varıldığında herkes yine kendi karanlığına çekilir ve bir sonraki hareket için beklemeye koyulur.
Canımız sağolsun Cimbom'um..