13 Eylül 2006 Çarşamba

Mastürbatif Hareketler

Geçen sene ASY’de gerçekleştirdiğimiz koreografiden sonra “bir daha bu tip büyük organizasyonlarda yer almayacağım demiştim” kendi kendime. Grupta da benzer eğilim hakimdi. Ama gelen şampiyonlukla beraber gaza getirip kendimi poster projesini tribüne aplike etmeliyiz diye düşünmüş ve grubun kararına sunmuştum. Yorgun savaşçılar bir hamlede gazımı aldılar. Ben de süklüm püklüm oldum. Tabii haklı olunan nokta haftalarca gece gündüz mesai harcayıp sonunda bir dakikada tüketilen işler için hep aynı motivasyonu bulamıyorsun.
CL ye kalınca takım iç saha maçı için acaba deyip bir araya geldik. Tescilli tribün delileri olarak gaza ihtiyacımız zaten yok da bir kıvılcım yetiyor. Buji görevini Kayhan üstlendi bu kez. Hadi dedik yapalım.
İlk toplantıda gel gitler arasında sadece kartonla gerçekleştirilecek bir görselin yapımı basit kolaycı ve maliyeti düşük olması nedeniyle eledik. Bize rahat batmalıydı. Nitekim battı.
Freddy fikri parçalı arkadaşların projesi idi. Fantezi kısmı ağır olmakla beraber modifiye edilmeliydi. Bir iki denemeden sonra koreografi şekillenmeye başladı.
Ana tema kabus ve geri dönüş idi. Pankartı ve sloganı basit. Simge olarak da Freddy gibi bir nimet var. O halde yapalım deyip ilk eskizi çıkarttık. Salı günü çıkan eskiz Cuma akşamına şablon, kumaş ve çizim malzemeleri ile beraber hazırdı.
Bu tip organizasyonlarda fiziksel mekan çok önemli oluyor. Çizime başladığımız gün aylardır ilk defa sağanak yağış aldı İstanbul. Şükür ki bulabileceğimiz en iyi yerlerden birini bulduk. Ve günlerce kullandık.





İşin çizim kısmının tekniği bizde saklı kalsın birkaç saatte bitti. Boyama ise 10 saat kadar sürdü. 50 kilodan fazla boya kullanıldı. Tiner ciğerlerimize işledi.
Freddy’nin boyutları tribünün boyutlarından ötürü abardı. Şöyle ki 34 x 26 gibi bir ölçüde olması gerekirken kumaş ölçüleri nedeni ile 30 x 24 e karar kıldık.
Bu boyutları algılamak için apartmanların katlarını saymaktan helak oldum. Bir apartmanın karısına geçip “vay a.k. bu apartmanın cephesinin 4 katı olacak gibi” hesaplar yapmaktan kafayı üşüttüm.
İlk haftasonu operasyonundan sonra tekrar toplanıldı.
Freddy’ nin yanındaki alev figürünün devam ettirilmesine kartonlarla HELL yazılmasına ve merdiven boşluklarının kumaşlarla kaplanmasına karar verildi. İşte zurna orada zırt dedi.
Çünkü bu son eklentiler olayı hem daha güzel hale getirecekti hem de maliyeti ikiye katlayacaktı. Neyse acil planlama ile ilk şok atlatıldı. İkinci hafta sonu operasyonu için kumaş alımı ve dikim halledildikten sonra alevler ve pankart çizilip boyandı. Evet itiraf edelim ki harfler küçük oldu. Bu sadece bir çıktı masrafı daha vermemek adına yapılmış bir iş. Bütçemiz dar o da nazarımız olsun. J
Şimdi bütün bunlar yaşanırken gün içerisinde gerek mail yoluyla gerekse msn de sürekli tartışıyoruz. Bir anlık kıvılım da gibi büyüyüp problem olarak karşımıza çıkıyor. Bünyeler hassaslaştı sinirler gerildi. En ufak bir laf ters tepebiliyor insanlar geriliyor. Grup içerisinde herkesin huyu suyunu bildiğimizden genişiz. Ağzımıza geleni söylüyoruz ama ben bu çalışm boyunca bir sürü yeni insan tanıdım ve beraber ekip olmalıydık. İş kotarmalıydık.
Velhasıl atölye çalşması bitti montaja geldik dayandık.
Bir önceki günün özetinde; broşürler yok basımı bitmemiş . Sarı karton yok . Karton satın alımı yapılmamış. Malzemeler depodan stada nakil edilmeli. Aplikasyonu yapacak arkadaşlara servis ayarlanmalı.
Pazartesi akşam telefon geldi abi bu kartonları dizerken kumaşlar koltukları kapadığı için sıra koltuk adetler şaşıyor diye. Bir gün sonra çok önemi bir iş görüşmem var. Ama proje ve koltuk dizilimi bende. Sabah ofise gelir gelmez çıktılar aldım ki stada göndereyim ama maalesef.
Neyse telefonla rahatlattılar kartonlar en son sen geldiğinde bakarız diye.
Hoş gittiğimde işi bitirmişlerdi J
Broşürleri almak üzere Mehmet abinin ofisine gittiğimde saat iki buçuktu. Kerem de geldi daha sonra sürpriz oldu renkli basılmışlardı. 7000 den biraz fazla J
Asker kökenliyim. Biliri ekip işini disiplini ama anasını satayım askerde bir adamı çarkın dişlisi yapmak için onu ikna etmen gerekmiyor. Burada ikna olması gereken 7000 kişi var.
Allah’ım güç ver.
Son gün gazını da aldık. O kadar uğraştık sıçmayalım derke telefon geldi stattan Kerem’e.
Çuvaldız istiyorlar. Yuh çuvaldızı ne yapacaksın? Boya az gitsin diye dayandık tabii tinere kumaş olmuş yumoş. Deyince parçalanıyor. Eee grubun fiziği de standartların üzerinde çekince koparıyorlar çok şükür Freddy yırtılmış.
Mecidiyeköy’e telefon ettik biz broşürleri aldık çuvaldız alın dedik. Buluşup gidecez stada.
Yahu mühendis adama çuvaldızın yanına ip de al denir mi? Demedin ki ai diyince lafı soktum. Hayır sinirim geçti ama ip ene yok. Kerem hemen stadı aradı Allah’tan ipleri varmış.
Bence bir şey atlanıyor. Bence stadın sorunu ulaşım filan değil. Dağ başında olması. Misal Mecidiyeköy’de olsa bu iş tuhafiyeciyi yıkarsın oraya ama kardeşim ikitelli bu ya.
Adam çıksa stattan iğne almaya bir saatte dönemez geri stada.
Gittiğimizde stada işin yarısı bitmişti. Kartonlar dağıtıldı filan derken kapılar açıldı.
Broşür dağıtmak ayrı alem. Almayanlar, alıp okumadan yırtanlar.
Ancak şu var Galatasaray tribünü isterse organize olabiliyor. Sevgi saygı çerçevesinde hareket edebiliyor. Bunu görmek bunu yaşamak insana ayrı bir zevk veriyor.

Döndüm gene “bir daha yapmayacağım dediğim” duruma.
En son Koltuklara çıkıp Freddy’ nin nasıl açılacağının bilgini tribüne verirken buldum kendimi.
Herkes pür dikkat. “Merak etme biz açarız sen diğer taraflara söyle” diyenler.
İlk mesaj Alpaslan abiden geldi. “operasyon tamam, elinize sağlık.”
Sonra birkaç tebrik mesajı düştü telefona.
Şimdi “hiç elimi sürmem” deyip bu kadar çalışmaya katılmaya bir altyapı oluşturmam lazım.
Yoksa vicdan azabı çekerim.
Sanırım mastürbasyonu seviyorum.


archgs Eylül 2006